Makine çevirisi, çevirmenlerin yerini alabilir mi?
Bu konuya, makine çevirisinin bilim kurgusal etkisini kamuflaj olarak kullanamadığı bir pencereden yaklaşmak istiyorum. Bir programın, yapay zekası ne kadar gelişmiş olursa olsun, bir edebiyat eserini çevirmesi mümkün değildir. Bu konuda çok açık konuşuyorum. Evimizde bize kahvaltı hazırlayan robotlar, garajımızda uçan arabalar olsa bile, teknoloji bilim kurgu beklentilerimizi aştığı ve yaşayışımızı tamamen değiştirdiği bir senaryoda dahi böyle bir şey mümkün.
Bunun nedeni gayet açık; dil fiziksel gerçekliğe sahip bir şey değildir. İnsanların organize olabilmek için ürettiği sofistike bir iletişim biçimidir dil. Dil, insanın yaratıcı zekası ile ürettiği hayal ürünü bir olgudur; ancak her ne kadar hayal ürünü olsa da, insanların hayal ürünü olguları paylaşabilmeleri yetenekleri sayesinde vazgeçilmez bir işleve ve yadsınamaz bir yaptırım gücüne sahiptir. Yapay zekanın en zayıf olduğu alandan gelir dil; yaratıcı zeka.
Çeviride, bir dilde oluşturulmuş kaynak metnin, sözcükleri teker teker dil bilgisi kurallarına uygun halde aktarılmasıyla gerçekleşen bir aktivite değildir. Çeviri olgusunun, dil bilgisi kuralların çerçevesinde bir sözcük aktarımı olduğu düşüncesi geçerliliğini tam 1625 yıl önce, Jerome anlam-anlam (sense-for-sense) çevirisi yaklaşımını tanıttığıda kalktı ortadan. Cevabı 1625 sene öncesinden belli olan bu soruyu, “Makine çevirisi, çevirmenlerin yerini alabilir mi?”, yine de cevaplamak isterim; hayır, makine çevirisi çevirmenlerin yerini almayacak, böyle bir şey mümkün değil. Teknolojinin ütopik bir seviyeye ulaştığı zamanlarda bile, ancak şimdiki yardımcı niteliğinin etkinliğini güçlendirebilecektir.
Bunun nedeni gayet açık; dil fiziksel gerçekliğe sahip bir şey değildir. İnsanların organize olabilmek için ürettiği sofistike bir iletişim biçimidir dil. Dil, insanın yaratıcı zekası ile ürettiği hayal ürünü bir olgudur; ancak her ne kadar hayal ürünü olsa da, insanların hayal ürünü olguları paylaşabilmeleri yetenekleri sayesinde vazgeçilmez bir işleve ve yadsınamaz bir yaptırım gücüne sahiptir. Yapay zekanın en zayıf olduğu alandan gelir dil; yaratıcı zeka.
Çeviri de, bir dilde oluşturulmuş kaynak metnin, sözcükleri teker teker dil bilgisi kurallarına uygun halde aktarılmasıyla gerçekleşen bir aktivite değildir. Çeviri olgusunun, dil bilgisi kuralların çerçevesinde bir sözcük aktarımı olduğu düşüncesi geçerliliğini tam 1625 yıl önce, Jerome anlam-anlam (sense-for-sense) çevirisi yaklaşımını tanıttığıda kalktı ortadan. Cevabı 1625 sene öncesinden belli olan bu soruyu, “Makine çevirisi, çevirmenlerin yerini alabilir mi?”, yine de cevaplamak isterim; hayır, makine çevirisi çevirmenlerin yerini almayacak, böyle bir şey mümkün değil. Teknolojinin ütopik bir seviyeye ulaştığı zamanlarda bile, ancak şimdiki yardımcı niteliğinin etkinliğini güçlendirebilecektir.